Yatırım mallarının finansmanını sağlayan leasing sektörü, uzun vadeli, esnek ve nakit akışlarına uygun ödeme planları sunabilen yapısıyla bankacılık dışı finans tarafında oldukça önemli bir konumda olup, ekonominin gidişatına bağlı olarak değişen sabit yatırım tutarlarından etkilenmektedir.
Pandemi koşullarına hızla adapte olan ve 2021 yılına umutlu başlayan finansal kiralama sektörü, 2021 yılında da büyümeye devam etmiş, normalleşme adımlarının hızlanmasıyla bu eğilim 3. çeyrekten başlayarak belirginleşmiştir.
2021 yılsonu itibarıyla 22 leasing şirketinin faaliyet gösterdiği sektörün toplam işlem hacmi %21 artışla 3,990 milyon ABD doları olarak gerçekleşmiştir. Ekonomik konjonktürden hacim açısından pozitif yararlanan sektörün finansal kiralama alacakları 83 milyar TL, toplam aktifleri 106 milyar TL seviyesine yükselmiştir.
Sektörde yatırımların mal gruplarına göre payına bakıldığında, en çok payı iş ve inşaat makineleri (%23), diğer makine ve ekipmanlar (%13), tekstil makineleri (%12) ve karayolu taşıtlarının (%11) aldığı görülmektedir.
Yenilenebilir kaynaklı enerji üretim ekipmanlarının payı, 2021 yılında %5,3’e yükselmiştir. Söz konusu artış, ağırlıklı olarak leasing şirketlerine kaynak sağlayan yurt dışı finansörlerin, kaynakların yeşil finansmana (özellikle yenilenebilir enerjiye) ve KOBİ’lere kullandırılmasını teşvik etmesi ile de ilişkilidir.
Türkiye’de ortalama %4,5- %5,5 aralığında seyretmekte olan özel sektör sabit sermaye yatırımlarının leasing ile finanse edilme oranı, 2019 yılında indiği dip seviyeden dönerek yavaş da olsa tekrar yükselme eğilimini yakalamasına karşın Eylül 2021 itibarıyla hala %3,6 gibi potansiyelinin gerisinde bir seviyededir. Leasing işlem hacminin ülke büyümesi ile korelasyonunun yüksek olması nedeniyle, istikrarlı bir büyüme patikasında leasing işlem hacminin artma potansiyeli bulunmaktadır.
Pandemi sonrası ekonomideki dengelenme ve toparlanma süreci piyasalara ve yeni yatırımlara olumlu yönde etki etmekle birlikte, kur tarafındaki aşırı oynaklık ve Türk lirasındaki değer kaybının enflasyon üzerindeki bozulma etkisi ülkemiz ekonomisinin 2022 yılında yavaşlayacağını ve enflasyonun yüksek kalmaya devam edeceğini işaret etmektedir. Üretim ve tedarik zincirinin kesintiye uğramaması, istihdamın korunması ve finansal sistemin sağlıklı işleyişinin sürdürülmesi için eşgüdümlü politika adımları atılması sektör açısından kritik önem taşımaktadır.
Yasal düzenlemelerin uygulamaya girmesi sonucu dijital müşteri edinimi ve elektronik sözleşme imza süreçlerinin devreye alınması ile yeni müşteri kazanımı açısından önümüzdeki dönem fırsatlar sunmakla birlikte sektörün işlem hacminin önemli bir kısmının ithal yatırım malları olduğu dikkate alındığında, mevcut konjonktür ışığında işlem hacminde artış beklenmemektedir.
Yatırım ortamında yaşanacak iyileşme ile ihracat odaklı şirketleri hedef alan sektör, yenilenebilir enerji, madencilik, otomotiv, tekstil, kimya, plastik ve sağlık sektörlerinde büyüme beklemektedir. Tüm bu varsayımlar altında leasing sektörünün, müşteri tabanının genişlemesi ile birlikte daha fazla büyüme imkanı bulacağı öngörülmektedir.