Türkiye ekonomisi, 2018 yılının son çeyreğinden itibaren 3 çeyrek boyunca küçülme yaşarken, konjonktürel şartlar ve belirsizliklerin etkisiyle kötüleşen ekonomik ortamda yatırımlar ertelenmiştir. Önemli ölçüde yatırım malı harcamalarına bağlı olan leasing sektörünün işlem hacmi, likidite daralması kaynaklı fonlama sıkıntılarının artmasıyla bu konjonktürden negatif şekilde etkilenmiş; sektörde 2018 yılında başlayan küçülme 2019 yılında da devam etmiştir.
Sektör, son 10 yılın en düşük işlem hacmini gerçekleştirirken, buna bağlı olarak leasing alacakları dramatik bir biçimde gerilemiştir. Sektörün toplam işlem hacmi %46,7 azalarak 2,6 milyar ABD doları gerçekleşmiştir. Leasing sektörünün 2018 yılında TL bazında büyüyen ancak dolar bazında küçülen işlem hacminin, 2019 yılında hem TL hem de dolar bazında küçüldüğü görülmektedir.
İşlem hacmindeki azalma nedeniyle finansal kiralama sektörünün net leasing alacakları ve toplam aktifleri de küçülmeye devam etmiştir. 2019 yılında sektörün finansal kiralama alacakları 48,7 milyar TL, toplam aktifleri 58,2 milyar TL olmuştur. 2019 yılında özkaynakları 10,4 milyar TL olan sektörün dönem net kârı ise 1,1 milyar TL olarak gerçekleşmiştir.
Finansal kiralama sektöründe yatırımların dağılımına baktığımızda; ilk sırayı %23,9’luk pay ile gayrimenkul, ikinci sırayı %20,3 ile diğer makine ve ekipmanlar, üçüncü sırayı %12,4 ile iş ve inşaat makineleri alırken, tekstil makinelerinin payının %9,5, metal işleme makinelerinin payının ise %10,1 olduğu görülmektedir.
Türkiye’de özel kesim sabit sermaye yatırımlarının leasing ile finanse edilme oranı %4,5-%5,5 gibi düşük bir seviyede olup, 2019 yılında bu oran %2,5 seviyesine gerilemiştir. Aynı oran ABD’de %22, İngiltere’de %31, Almanya’da %17, Fransa’da ise %14 seviyelerindedir. Ülkemizde leasing sektörü, büyüme oranları ve yatırımlarla direkt ilişkilidir. Belirli mal grupları ve sektörlere yönelik mevzuat alanında yapılabilecek iyileştirmeler ve nihai tüketicinin de hedef kitle içine girmesi ile büyüyebilecek potansiyele sahiptir.
Önümüzdeki dönemde, büyüme seviyesindeki toparlanmaya paralel olarak, büyük ölçüde düşük baz etkisi, düşen fonlama maliyetleri ve şirketlerin ertelenmiş yatırımlar için ekipman taleplerinin yeniden canlanması ile sektörde ılımlı büyüme beklenmektedir.
Yatırım ortamında yaşanacak iyileşme ile ihracat odaklı şirketleri hedef alan sektör, yenilenebilir enerji, madencilik, otomotiv, tekstil, kimya ve plastik sektörlerinde büyüme beklemektedir. Tüm bu varsayımlar altında leasing sektörünün 2020 yılında uzun vadeli kaynaklara erişim imkanının giderek artması, müşteri tabanını genişletmesi ile 2019’la kıyaslandığında büyüme imkanı bulacağı değerlendirilmektedir.