Son üç yıldır yaşanan jeopolitik ve ekonomik belirsizliklerin etkisi ile yatırım iştahında izlenen göreceli düşüşün, 2018 yılında yaşanan finansal dalgalanmalar ve yüksek döviz kuru ve faiz oranı seviyelerinin sonucunda negatif bir seyre dönüştüğü izlenmektedir.
Konjonktürel baskıların yansımasıyla 2018 yılında leasing sektörü işlem hacmi %23 azalarak 4,8 milyar ABD doları seviyesinde gerçekleşmiştir. 2018 yıl sonunda sektörün leasing alacakları 61 milyar TL’ye ulaşmış; TL bazında %17 artış gösterirken, ABD doları bazında ise %16 küçülme meydana gelmiştir.
Sektörün takipteki alacakları 2017 yılına göre tırmanışa geçerek takipteki alacakların leasing portföyüne oranı %7,20 olmuştur.
Olumsuz gelişmeler paralelinde sektörün özkaynak kârlılığı da gerileyerek %9,6 olarak gerçekleşmiştir.
Finansal kiralama sektöründe yatırımların dağılımına baktığımızda; birinci sırayı %20,8’lik pay ile iş ve inşaat makineleri, ikinci sırayı %19,2 ile diğer makine ve ekipmanlar, üçüncü sırayı da %17,7 ile gayrimenkul alırken, tekstil makinelerinin %11,8, metal işleme makinelerinin payının ise %9,2 olduğu görülmektedir.
Türkiye’de özel kesim sabit sermaye yatırımlarının leasing ile finanse edilme oranı %5-5,5 bandında olup son 5 yılda yatay bir seyir izlemiştir. Aynı oran ABD’de %22, İngiltere’de %32, Almanya’da %17, Fransa’da ise %16 seviyelerindedir. Ülkemizde leasing sektörünün gelişme yolunda alacağı mesafe bulunduğunu gösteren söz konusu oran, mal grubu ve sektörlere yönelik mevzuat alanında yapılabilecek iyileştirmeler ve TL faizlerde düşüş sağlanması halinde nihai tüketicinin de hedef kitle içine girmesi ile değişebilecek potansiyele sahiptir.
2019 yılında, uluslararası piyasalarda değişkenliğin artması ve jeopolitik risklere bağlı olarak ülkemize yönelik sermaye akışının neredeyse durma noktasına gelmesi ekonomik aktivite üzerindeki baskısını sürdürecektir.
Mevcut konjonktürde, reel sektörün yaşadığı sorunlar, yatırım ortamında izlenen bozulma ve leasing sektörünün uzun vadeli kaynak temininde önceki dönemlere göre karşılaştıkları güçlükler, işlem hacmi üzerinde olumsuz etki yapacaktır.
2019 yılının işlem hacmi ve müşteri sayısı gelişiminden çok risk odaklılığın ön plana çıktığı ve fonlama imkanlarının iyileştirilmesine yönelik çalışmaların ağırlık kazandığı bir dönem olması öngörülmektedir.